yol
1. mecaz, Bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken çare"Bu işi yapmanın bir yolu vardır. - "
2. mecaz, Bir sonuca, bir amaca ulaşmak için izlenen süreç"Bu yolda çok emek harcandı. - "
3. Davranış, tutum, gidiş veya davranış biçimi"Celâl Bey'i sakal bırakma yolunda, kim, hangi örnek özendirdi diye çok düşünmüşümdür. - Haldun Taner"
4. ağızlardan, Düğünde, oğlanevinin kızevine verdiği para, mal veya armağan
5. Genellikle yerleşim alanlarını birbirine bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridi"Yolda oynayan çocuklara ne olduğunu sordu. - Ömer Seyfettin"
6. Gidiş çabukluğu, hız"Bu vapurun yolu az. - "
7. Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer"Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. - Çetin Altan"
8. isim, Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık; sırat, tarik
10. Uyulan ilke; sistem"Duyguların eğitimi de en iyi, sanat yoluyla olur. - "
11. İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği, aktığı yer"Su yolu. Sel yolu. - "
12. ► kez"Tohumlar kimi yol, ısmarlandıktan üç dört ay sonra gelirdi. - Halikarnas Balıkçısı"
13. ► yolculuk"Yola çıkmak. Yoldan kalmak. - "