Edit yemek | Türkçe Sözlük

1. Günün belli saatlerinde yenilen besin

2. Konuklara yiyecek verilerek yapılan ağırlama

"Pek protokolcü olduğu için yemek sessiz geçiyordu. - Falih Rıfkı Atay"

3. isim, Yemek yeme, karın doyurma işi

"Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni. - Necati Cumalı"

4. Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek; aş, taam, ekmek (I), lokma, manca

5. -i, Ağızda çiğneyerek yutmak

"Adam o kadar çabuk yiyor ki hizmetçi ekmek yetiştiremiyor. - Burhan Felek"

6. Başkasının parasını harcamak

"Dalkavuklar çok parasını yemişler. - "

7. Birine alacağını vermemek, ödememek

"Bu adam benim yüz bin liramı yedi. - "

8. argo, Gücünü kırmak, perişan etmek, mahvetmek

9. Hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek

"Haram yemek. Rüşvet yemek. - "

10. Harcayıp bitirmek

"Mirası sen yedin, zahmeti ben çekiyorum diye latife ediyordu. - Memduh Şevket Esendal"

11. Hoşa gitmeyen kötü bir duruma uğramak, tutulmak

"Kendini topladı ama fena yerinden gagayı yedi sanırım... - Memduh Şevket Esendal"

12. mecaz, Sürekli üzmek, tedirgin etmek

"Bu dert beni yiyor. - "

13. Yasal yoldan cezalandırılmak

14. ► dalamak

15. argo, ► kandırmak

"Bizi yemek, sana mı kaldı. - "

16. ► kemirmek

"Neclâ onun böyle kendinden geçercesine çalıştığını gördükçe üzüntüden tırnaklarını yiyor. - Haldun Taner"

17. nesnesiz, ► kullanılmak

"Yapımına başlanan bu yapı günde 5 ton çimento yiyor. - "

18. ► ısırmak

"Sivrisinekler çocuğun kollarını yemiş. - "