yatak
1. Bir şeyin çok bulunduğu yer"Yeşil sarıklı evliya yataklarının huzurunda gibiyim. - Refik Halit Karay"
2. Fideleri gömmek için toprakta açılan çukur
3. Gizli barınak veya bir suçluyu gizlice barındıran yer"Hırsız yatağı. Eşkıya yatağı. - "
4. coğrafya, Irmak, çay, dere vb.nin, içinde aktıkları yer; akak, mecra"Meyveler kızarmadan dalı üstünde soldu / Irmak yatağı kumsal, kırlar dikenlik oldu - Faruk Nafiz Çamlıbel"
5. Katmanlaşmış herhangi bir madde yığını"Çakıl yatağı. - "
6. hayvan bilimi, Katmanlı bir kaya bütününde maden filizi veya taş döküntüsünden oluşan çok ince tabaka
7. Maden veya fosil ocaklarında birbirini izleyen iki maden, taş veya kömür tabakası arasında uzanan damar
8. Makinelerde hareketli bölümleri içine alan hareketli veya sabit parça"Namlu yatağı. Eksen yatağı. - "
9. Turunçgilleri ve yumurta vb. ürünleri korumak üzere saman vb.nden yararlanılarak yapılan yer
10. isim, Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya; döşek"Sabahleyin onu aynı güzellikte bulacağım ümidiyle yatağımdan fırladım. - Refik Halit Karay"
11. Yün, pamuk, kuş tüyü vb. maddelere kılıf geçirerek yapılan şilte
12. Çanak biçimindeki bir havzada veya buna benzer bir oluşumda toplanmış petrol birikintisi
13. Üzerine şilte konulan karyola, somya, kerevet vb