yakmak
1. Ateşle yok etmek"Çöpleri yakmak. - "
2. mecaz, Güçlü sevgi uyandırmak
3. Isı etkisiyle zarar vermek"Eteği ütülerken yaktı. - "
4. Işık vermesini sağlamak"Mavi ışıklı ispirto lambalarını yakarlar. - Sait Faik Abasıyanık"
5. Keskin, sert ve ısırıcı bir duyum vermek"Biber ağzı yakar. - "
6. Kurutmak, zarar vermek"Fırtına ekinleri yakmıştı. - Sait Faik Abasıyanık"
8. tıp, Tedavi etmek amacıyla doku, damar vb. dağlamak
9. -i, Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak"Bir aralık odaya baktı, sobayı yakmaları için kızlara bir şey söylememişti. - Halit Ziya Uşaklıgil"
10. Yanıyormuş gibi bir etki yapmak; alazlamak"Hekime daima şarabın midelerini yaktığından bahsederler. - Falih Rıfkı Atay"
11. mecaz, Yıkıma, zarara yol açmak, büyük bir zarara uğratmak, mahvetmek"Gözü mavi, boyu kısa, kendi muhacir olmasın. Ne olursa olsun makbulüm. Aman bu üçüne dikkat et. Beni yakma. - Ömer Seyfettin"
12. mecaz, Zamanında kullanılmadığından hükmünü yitirmek"Biletini ve tatilini yaktı. - "
13. nesnesiz, Çok sıcak olmak"Bugün güneş yakıyor. - "
14. ► karartmak"Güneşte vücudunu yaktı. - "
15. nesnesiz, Kına, yakı vb.ni koymak, sürmek
16. nesnesiz, Türkü, ağıt vb. düzenlemek
17. nesnesiz, Kına, yakı vb.ni koymak, sürmek