tepe
1. matematik, Bakışım ekseni bulunan bir eğrinin veya yüzeyin bu eksenle kesişme noktalarından her biri
2. anatomi, Başın üst, kafatasının iki kulak arasında kalan bölümü"Güneş sanki yalnız sizin tepenize ışık ve sıcaklık aksettirmeye çalışıyor. - Refik Halit Karay"
3. Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizası"Ekşisu'da trenden indikleri sırada güneş tam tepelerindeydi. - Necati Cumalı"
4. isim, Bir şeyin en üstteki bölümü; kaban (I)"Pencere önünde dimdik durmuş, kocaman ağaçların tepesine bakıyordunuz. - Sait Faik Abasıyanık"
5. teklifsiz konuşmada, Birinin yanı başı, baş ucu"Tepemde durup canımı sıktı. - "
6. coğrafya, Yüksekliği genellikle birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer biçimi"Derenin sağ tarafında yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti. - Necati Cumalı"
7. matematik, Çokgende veya çok yüzlüde köşelerden her biri
8. matematik, İkizkenar bir üçgende eşit kenarların kesişme noktası