bağlamak
1. Anlaşma yapmak"İşleri bugün sözleşmeye bağladı. - "
2. Başka bir işle uğraşamaz durumda olmak"Bu iş beni bağladı. - "
3. mecaz, Birinde bir şeye karşı ilgi, istek uyandırarak o şeye ilgi, yakınlık duymasını sağlamak
4. -i, Birini söz veya yazı ile bağlamak; taahhüt etmek, angaje etmek
5. mecaz, Bütün ilgisini bir yerde yoğunlaştırmak"Kızım, ne yapsak da seni bu eve bağlayabilsek acaba? - Reşat Nuri Güntekin"
6. -i, Büyü, muska vb.nin aracılığıyla birinin birtakım isteklerini veya yetkinliğini engellemek, yok etmek
7. -i, Denk yapmak, paket yapmak"Yatakları bağlamak. Eşyayı bağlamak. - "
8. -e, Eklemek, bir araya getirmek, birleştirmek
9. -i, Geçişi engellemek"Bütün yolları bağlamışlar. - "
10. mecaz, Gönlünü kazanmak"Bu davranışınız beni size bağladı. - "
11. Kumaş, ip, tel gibi şeyleri uçlarını birbiri arasından geçirmek suretiyle düğümlemek"İpi ipe bağlamak. - "
12. -i, Sona erdirmek, bitirmek, tamamlamak
13. -i, Uyulması zorunlu olmak"Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. - Anayasa"
14. -i, Yaraya ilaç koyup bezle sarmak"Yarayı bağlamak. - "
15. Yoğurt, yara vb. yüzey üzerinde katman oluşmak; tutmak"Hem öylesine bir yağmur ki toprağın yüzü kaymak bağladı ve Mehmet'le babasını ‘kaymak kıran’ tırmıklar ile bir hayli uğraştırdı. - Reşat Enis Aygen"
16. -e, İp, bağ veya başka bir araçla bir şeyi bir yere veya birkaç şeyi birbirine tutturmak, birleştirmek"Gemiyi iskeleye bağlamak. - "