ayarlamak
1. Bir aygıtı belli bir iş yapabilecek duruma getirmek"Derken kamerayı bir başka sahneye ayarladık. - Ahmet Kabaklı"
2. -i, Bir ölçünün doğruluğunu belli bir örneğe göre düzeltmek, doğrulamak"Saati radyoya göre ayarlamak. - "
3. mecaz, Bir şeyi temin etmek"Madem öyle bende duraktan taksi ayarlarım, böylece seni olacak işinden alıkoymam. - Hürriyet Turnalı"
4. mecaz, Bir şeyi, bir işi amaca uygun şekilde düzenlemek"Kanunlar, vatandaşın hareket tarzını ayarlayan kaidelerden ibarettir. - Mehmet Kaplan"
5. mecaz, Birisini isteklerini kabule razı etmek"Babamı ayarlarsam sinemaya gideceğim. - "
6. mecaz, İşleri birbiriyle çatışmayacak veya zamanında bitirecek bir biçimde düzenlemek