ayak
1. spor, Altılı ganyanda yer alan her bir koşu
2. isim, anatomi, Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü"Çimenlerin üzerindeki çiylerde güneşten düşmüş parlak elmas damlalarını inadına ayaklarıyla ezdi. - Ömer Seyfettin"
3. matematik, Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği nokta"Dikme ayağı. - "
4. mecaz, Bir düşüncenin, bir yapının olmazsa olmazı sayılan, temelini oluşturduğu düşünülen şeylerin her biri
5. Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri; bacak"Köşede duran, ayağı kırık tahta sandalyeye oturdum. - Burhanettin Uysal"
6. Futun küpü alınarak hesaplanan değer
7. edebiyat, Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler
8. edebiyat, Halk edebiyatında uyak"Mânicilerin kafa yormadan buldukları ayaklar Cenap'ı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükler. - Salâh Birsel"
9. spor, Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden beşincisi
10. madencilik, Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri
11. ağızlardan, Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste
12. Vücudun belden aşağı bölümü; bacak"Ayağına bir pantolon çekti. - "
13. Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi; kadem, fit (III), fut
14. Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesi"Senin ayağınla köye akşama kadar varamayız. - "
16. coğrafya, ► göl ayağı