/a'ncak/
"Bir yıl sonra ancak Çamlıbel'de buluşabilmişlerdi. - Hüseyin Bayaz"
"Hasan, bu sefer kendisine ancak seyyar tuluatçıların arasında bir yer bulabildi. - Osman Cemal Kaygılı"
"Bu büyüklük değil ancak mertçe bir davranıştır. - Nezihe Araz"
"Sinema ancak saat yarımda bitmişti. - Peyami Safa"